Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesi , hem dünya da , hem de Türkiye’de yeni bir döneme girildiğinin ilk adımıydı.
NATO
ve özellikle ABD, uzun zamandır Rusya’nın kimseyi takmaz ve dinlemez
bir şekilde yaptığı hamlelere karşı ilk defa Türkiye’yi kullanarak bir
durdurma hamlesi yaptı.
Önce
Gürcistan’da sonra, Ukranya’da ve en son Suriye’de Rusya’nın meydan
okumaları ve yapılan uyarı ve tehditlere aldırmadan, yaptığı eylemlere
karşı, AB ve ABD genellikle sert söylemlerde bulundu ama fiili bir
eyleme girişmedi.
Bu
hal Rusya,yı ve özellikle Putin’i daha da cesaretlendirdi ve bir adım
sonrası hesaplanamaz eylemler yapabilecek başıboş bir mayın haline
getirdi. Dünya özellikle Ukranya konusunda, Rusya’nın yaptıkları
karşısında çaresizliğini ve acziyetini adeta ilan etti.
Dünya
Rusya’ya cezayı sadece ekonomik alanlarda verebildi. Bu yaptırımlar da,
dünyada petrol fiyatlarının düşürülmesi ve bunun sonucunda Rusya’da
gerçekleşen devalüasyonlarla kendisini gösterdi.
Ancak
bunun böyle gidemeyeceğini gören ABD ve NATO , Putin gibi kontrolü zor
bir tehlikeye karşı , Putin karakterinde olan ama kontrolü adına elinde
çok sayıda kozu bulunan Erdoğan’ı kullanmaya karar verdi.
Kişilikleri
ve politikaları birbirine benzeyen bu ikili, kafa kafaya tokuşturularak
bir denge sağlanmaya çalışılacak. Bu tokuşmada NATO ve ABD’nin
Erdoğan’ı desteklemesinin tek şartı var, o da, her denileni
yapmasıdır. Yani denileni yapıp, itiraz etmediği sürece Erdoğan’ın
bilinen suçları görülmezden gelinecek ve Türkiye’de yaptığı kanunsuz ve
hukuksuz icraatlere ses çıkarılmayacak.
Bu
garantiyi aldığına inanan Erdoğan, bundan sonra, Rus uçaklarını
düşürmüş ve Rusya’ya ders vermiş bir lider olarak, düne nazaran daha da
kuvvetlenmiş durumda. Batıda kaybolan itibarı ve kaale alınmama
sorununuda, mülteciler ve Rusya’ya karşı kullanılan koz olmanın
kendisine verdiği değerle halledecektir.
Bundan
sonra Obama daha fazla arayacak, randevu vermeyen Avrupa liderleri
randevu vermeye başlayacak ve belki , olan bunca hukusuzluklara ve
demokrasiden uzaklaşmaya rağmen, AB ile müzakereler göstermelikte olsa,
yeniden başlayacak ve hız kazanacaktır.
İşte böyle bir güce ulaşan Erdoğan, ülkede çok ciddi baskı ve zulümlere hız verip devam edecek ne yazık ki.
Bunlar dan başlıcaları
1- Cemaate yöneelik baskılar daha da artacak.
Cemaatin
TV ve Gazetelerine el koyma ve uydudan indirme yapıldı bugüne kadar.
Bundan sonra, kalan cemaat kurumlarına da kayyımlar atanması ve bu
kurumların içlerinin boşaltılması ve çalışanlarının işten çıkarılarak
mağdur edilmesine devam edilecek.
2- Basına yönelik sansür ve muhalif seslerin susturulmasına devam edilecek.
Özellikle
sosyal medya ve muahlif haber sitelerine yönelik kapatmalar başlayacak.
Şuan gazete ve dergi olarak Erdoğan, tüm muhalif sesleri susturmuşa
benziyor. Kalan bir kaç tane muhalif gazeteye yönelikte, bazılarına
terör soruşturması, bazılarına hakaret davası, bazılarına halkı kin ve
düşmanlığa teşvik gibi sudan bahanelerle operasyonlar yapılacak.
Bazı
ensesi kalın ve cılız sesle muhalif gibi duran yayın gurupları da,
havuzumsu hale getirilecek ve onların da çok cılız çıkan sesleri
kesilecek.
Burda
en büyük kıyım ve operasyon, haber sitelerine yapılacak diye tahmin
ediyorum. Özellikle muhalif olan belli başlı haber sitelerine kapatma
cezaları verilecek ve susturulacak.
Twitır
ve Facebook gibi sosyal medya platformları tam bir kapatma olmasada,
çok kolaylıkla popüler olan ve binlerce takipçisi olan hesaplar
engellenecek ve kapatılacak.
3-Cemaatteki
iş adamları ve çalışanlara ve gönüllü olarak yardım ve destekte
bulunanlara yönelik , baskı, sindirme, tehdit, vb. Eylemler artacaktır.
Ellerinde eskiden beri bulunan, sayıları binlerle ifade edilen listelerde ki insanlar gözaltına alınıp bazıları tutuklanacak.
İşadamları, maliye ve devlet imkanlarıyla baskı altına alınıp biat etme yada kapatılma seçeneklerinden birine zorlanacak.
Cemaat okullarına polis baskınları devam edecek ve sonunda tümden okulların kapatılması adına bir eyleme girişilecektir.
Cemaate
yakın özel üniversiteler, değiştirilen YÖK kanunuyla, kayyımlar
atanacak ve bununla ele geçirilecek. Burda çalışan personel kıyıma
uğrayacak ve işten çıkarmalar olacak.
Evet biliyorum çok karanlık bir tablo çizdim.
Ama ne yazık ki olacak olanlar bunlar gibi görülüyor.
Bunlar nasıl engellenebilir peki.
1-
Edoğan batıya verdiği sözleri tutmaz ve yan çizerse batı Erdoğan’ı
devre dışı bırakmak adına, bu yapılan anti demokratik eylemlere karşı
ses çıkarır ve yaptırımlarda bulunur.
2- Çok büyük bir ekonomik kriz olur ve hükümet bu krizi yönetemez ve bir boşluk olursa halk tepki verir ve Erdoğan zayıflar.
3-
İŞİD ile Erdoğan arasındaki karanlık ilişkiyi gündeme getiren Rusya ,
bunda istediği etkiyi yapar ve dünya kamuoyu bu konuya odaklanırsa, ABD
ve AB Erdoğan’ı bu baskılara karşı koruyamaz ve Lahey yolunu gösterir.
Bu da Erdoğan’ın istediği gibi ülkede at koşturmasını engeller.
4-
İç kamuoyunda, muhalefet partilerinden bir beklentim yok ama, halk
olarak bizler muhalif tutumumuza devam eder ve geçmişte, birbirinin
canını yakan kesimler, bu acılarını geride bırakarak, birlik olursa ve
bu kuvvetli bir ses olursa, Erdoğan buna karşı geri adım atmak zorunda
kalır.
Evet durum çok iç açıcı görülmüyor.
Tüm kesimler olarak ciddi bir devlet şiddetiyle karlı karşıyayız.
Çok sayıda insan yurtdışına gitmek zorunda kalabilir bu süreçte.
Çok sayıda insan zulüm görecek.
Çok sayıda insan, düşüncesi ne olursa olsun farketmez acılar yaşayacak.
Bundan ancak
Birlik olarak
İnanarak
Pes etmeyerek
Mücadele ederek baş edebiliriz.
Belkide
bu baskılar , bunca parçalanmış olan bu milleti, tekrar bir araya
getirecek ve kaybettiğimiz birliğimizi bu süreçle kazanacağız.
Allah hepimize yardım etsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder