26 Kasım 2015 Perşembe

Fuat Baran yazdı!

Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesi , hem dünya da , hem de Türkiye’de yeni bir döneme girildiğinin ilk adımıydı.
NATO ve özellikle ABD, uzun zamandır Rusya’nın kimseyi takmaz ve dinlemez bir şekilde yaptığı hamlelere karşı ilk defa Türkiye’yi kullanarak bir durdurma hamlesi yaptı.
Önce Gürcistan’da sonra, Ukranya’da ve en son Suriye’de Rusya’nın meydan okumaları ve yapılan uyarı ve tehditlere aldırmadan, yaptığı eylemlere karşı, AB ve ABD genellikle sert söylemlerde bulundu ama fiili bir eyleme girişmedi.
Bu hal Rusya,yı ve özellikle Putin’i daha da cesaretlendirdi ve bir adım sonrası hesaplanamaz eylemler yapabilecek başıboş bir mayın haline getirdi. Dünya özellikle Ukranya konusunda, Rusya’nın yaptıkları karşısında çaresizliğini ve acziyetini adeta ilan etti.
Dünya Rusya’ya cezayı sadece ekonomik alanlarda verebildi. Bu yaptırımlar da, dünyada petrol fiyatlarının düşürülmesi ve bunun sonucunda Rusya’da gerçekleşen devalüasyonlarla kendisini gösterdi.
Ancak bunun böyle gidemeyeceğini gören ABD ve NATO , Putin gibi kontrolü zor bir tehlikeye karşı , Putin karakterinde olan ama kontrolü adına elinde çok sayıda kozu bulunan Erdoğan’ı kullanmaya karar verdi.
Kişilikleri ve politikaları birbirine benzeyen bu ikili, kafa kafaya tokuşturularak bir denge sağlanmaya çalışılacak. Bu tokuşmada NATO ve ABD’nin Erdoğan’ı desteklemesinin tek şartı var, o da, her denileni yapmasıdır. Yani denileni yapıp, itiraz etmediği sürece Erdoğan’ın bilinen suçları görülmezden gelinecek ve Türkiye’de yaptığı kanunsuz ve hukuksuz icraatlere ses çıkarılmayacak.
Bu garantiyi aldığına inanan Erdoğan, bundan sonra, Rus uçaklarını düşürmüş ve Rusya’ya ders vermiş bir lider olarak, düne nazaran daha da kuvvetlenmiş durumda. Batıda kaybolan itibarı ve kaale alınmama sorununuda, mülteciler ve Rusya’ya karşı kullanılan koz olmanın kendisine verdiği değerle halledecektir.
Bundan sonra Obama daha fazla arayacak, randevu vermeyen Avrupa liderleri randevu vermeye başlayacak ve belki , olan bunca hukusuzluklara ve demokrasiden uzaklaşmaya rağmen, AB ile müzakereler göstermelikte olsa, yeniden başlayacak ve hız kazanacaktır.
İşte böyle bir güce ulaşan Erdoğan, ülkede çok ciddi baskı ve zulümlere hız verip devam edecek ne yazık ki.
Bunlar dan başlıcaları
1- Cemaate yöneelik baskılar daha da artacak.
Cemaatin TV ve Gazetelerine el koyma ve uydudan indirme yapıldı bugüne kadar. Bundan sonra, kalan cemaat kurumlarına da kayyımlar atanması ve bu kurumların içlerinin boşaltılması ve çalışanlarının işten çıkarılarak mağdur edilmesine devam edilecek.
2- Basına yönelik sansür ve muhalif seslerin susturulmasına devam edilecek.
Özellikle sosyal medya ve muahlif haber sitelerine yönelik kapatmalar başlayacak. Şuan gazete ve dergi olarak Erdoğan, tüm muhalif sesleri susturmuşa benziyor. Kalan bir kaç tane muhalif gazeteye yönelikte, bazılarına terör soruşturması, bazılarına hakaret davası, bazılarına halkı kin ve düşmanlığa teşvik gibi sudan bahanelerle operasyonlar yapılacak.
Bazı ensesi kalın ve cılız sesle muhalif gibi duran yayın gurupları da, havuzumsu hale getirilecek ve onların da çok cılız çıkan sesleri kesilecek.
Burda en büyük kıyım ve operasyon, haber sitelerine yapılacak diye tahmin ediyorum. Özellikle muhalif olan belli başlı haber sitelerine kapatma cezaları verilecek ve susturulacak.
Twitır ve Facebook gibi sosyal medya platformları tam bir kapatma olmasada, çok kolaylıkla popüler olan ve binlerce takipçisi olan hesaplar engellenecek ve kapatılacak.
3-Cemaatteki iş adamları ve çalışanlara ve gönüllü olarak yardım ve destekte bulunanlara yönelik , baskı, sindirme, tehdit, vb. Eylemler artacaktır.
Ellerinde eskiden beri bulunan, sayıları binlerle ifade edilen listelerde ki insanlar gözaltına alınıp bazıları tutuklanacak.
İşadamları, maliye ve devlet imkanlarıyla baskı altına alınıp biat etme yada kapatılma seçeneklerinden birine zorlanacak.
Cemaat okullarına polis baskınları devam edecek ve sonunda tümden okulların kapatılması adına bir eyleme girişilecektir.
Cemaate yakın özel üniversiteler, değiştirilen YÖK kanunuyla, kayyımlar atanacak ve bununla ele geçirilecek. Burda çalışan personel kıyıma uğrayacak ve işten çıkarmalar olacak.
Evet biliyorum çok karanlık bir tablo çizdim.
Ama ne yazık ki olacak olanlar bunlar gibi görülüyor.
Bunlar nasıl engellenebilir peki.
1- Edoğan batıya verdiği sözleri tutmaz ve yan çizerse batı Erdoğan’ı devre dışı bırakmak adına, bu yapılan anti demokratik eylemlere karşı ses çıkarır ve yaptırımlarda bulunur.
2- Çok büyük bir ekonomik kriz olur ve hükümet bu krizi yönetemez ve bir boşluk olursa halk tepki verir ve Erdoğan zayıflar.
3- İŞİD ile Erdoğan arasındaki karanlık ilişkiyi gündeme getiren Rusya , bunda istediği etkiyi yapar ve dünya kamuoyu bu konuya odaklanırsa, ABD ve AB Erdoğan’ı bu baskılara karşı koruyamaz ve Lahey yolunu gösterir. Bu da Erdoğan’ın istediği gibi ülkede at koşturmasını engeller.
4- İç kamuoyunda, muhalefet partilerinden bir beklentim yok ama, halk olarak bizler muhalif tutumumuza devam eder ve geçmişte, birbirinin canını yakan kesimler, bu acılarını geride bırakarak, birlik olursa ve bu kuvvetli bir ses olursa, Erdoğan buna karşı geri adım atmak zorunda kalır.
Evet durum çok iç açıcı görülmüyor.
Tüm kesimler olarak ciddi bir devlet şiddetiyle karlı karşıyayız.
Çok sayıda insan yurtdışına gitmek zorunda kalabilir bu süreçte.
Çok sayıda insan zulüm görecek.
Çok sayıda insan, düşüncesi ne olursa olsun farketmez acılar yaşayacak.
Bundan ancak
Birlik olarak
İnanarak
Pes etmeyerek
Mücadele ederek baş edebiliriz.
Belkide bu baskılar , bunca parçalanmış olan bu milleti, tekrar bir araya getirecek ve kaybettiğimiz birliğimizi bu süreçle kazanacağız.
Allah hepimize yardım etsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder