Cumhuriyet
Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem
Gül, haklarında yaklaşık 5,5 ay önce başlatılan soruşturma kapsamında
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın daveti üzerine sabah saat 10.45'te
İstanbul Adliyesi'ne geldi.
Burada ifade veren Can Dündar ve Erdem Gül, tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi.
ADLİYEDE DESTEK İÇİN TOPLANILDI
Dündar
ve Gül'e, çok sayıda meslektaşı ve CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal,
Enis Berberoğlu, Barış Yarkadaş, Sezgin Tanrıkulu, DİSK Genel Sekreteri
Arzu Çerkezoğlu'nun aralarında bulunduğu çok sayıda kişi destek verdi.
İFADE VERMEDEN ÖNCE AÇIKLAMA YAPTILAR
İfade vermeden önce adliye önünde basına açıklama yapan Can Dündar,
"Biliyorsunuz MİT tırlarında silah taşındığına dair yaptığımız haberden
dolayı bir soruşturma yürütülüyor. Bizzat Cumhurbaşkanı'nın şikayetçi
olduğu bir soruşturma bu" dedi. "Gazeteciliği, halkın haber alma hakkını, kamuoyunun hükümet yalan söylüyorsa bunu bilme hakkını savunmaya geldiklerini" dile getiren Dündar, "Hükümetlerin hiçbir şekilde illegal yollara sapmaması gerektiğini göstermeye, kanıtlamaya, bunun savunmasını yapmaya geldik" dedi.
"BU SIR DEVLETE AİT BİR SIR MI?"
Cumhurbaşkanı'nın bu durumu kendi kişisel davası olarak ele aldığını, "Takipçisi olacağım" dediğini söyleyen Dündar, Cumhurbaşkanı'nın tek başına şikayetçi olmasının nedenini bilmediğini söyledi. Dündar, "Bu sır devlete ait bir sır mı? Kendi şahsi sırrı mı? Bunu da herhalde bu soruşturma gösterecek" dedi. Casuslukla suçlandıklarını ve Cumhurbaşkanı'nın "Vatana ihanet" dediğini belirten Dündar,
"Bizler casus değiliz, hain değiliz, kahraman değiliz. Bizler
gazeteciyiz. Burada yapılan şey de baştan sona gazetecilik faaliyetidir"
diye konuştu. Cumhurbaşkanı'nın iddialarına ilişkin haklarında iki kez
müebbet istendiğini belirten Dündar, olayın bu çapta büyümesini
anlayabildiğini, çünkü ortada bir suçüstü olduğunu söyledi. Dündar, "Suçüstü
yakalanmış bir hükümet var. Bunun yarattığı bir panik var. Bu
anlaşılabilir birşey. Ama bütün bu soruşturma sürecinin bu paniği daha
da büyüteceğini düşünüyorum. Bunu uluslararası boyuta taşıyacağını ve
bize de burada gizli ibaresi altında yapılan silah ticaretini, insan
ticaretini belgeleme ve bütün dünyaya kanıtlama şansı vereceğini
düşünüyorum" dedi.
"ASIL SUÇLULARI DEĞİL, SUÇU ORTAYA SERENLERİ SORUŞTURMA KONUSU YAPTILAR"
Cumhurbaşkanı'nın önceki gün "Silah taşınsa ne olur taşınmasa ne olur" ifadesinde bulunduğunu söyleyen Dündar, "Ben de aynı şekilde yayınlansa ne olur yayınlanmasa ne olur diyorum"
dedi. TIRlar için önce gıda yardımı dediklerini, sonra içinde silah
çıktığını, bunun da Türkmenlere gittiğini söylediklerini hatırlatan
Dündar, "Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş 'Vallahi de billahi de Türkmenlere gitmiyordu' açıklamasını
yaptı. Herhalde bizim soruşturmamızda gelip tanıklık yapacaktır.
Bugünkü hükümet adına o sözünü tekrarlayacaktır diye düşünüyorum" diye konuştu. Dündar,
"Türkmenler'in de bize gelmediğini söylemeleri üzerine bu kez asıl
suçluları değil, bu suçu ortaya serenleri soruşturma konusu yaptılar" dedi.
"DEVLET BİR ŞEY YAPIYORSA MİLLETİN BUNU BİLMEYE HAKKI VAR"
Can Dündar, bir gazetecinin "Rus uçağının düşürülmesinin
ardından MİT tırlarının, Türkmenler'e gittiği yönünde yapılan iddianın
tekrar gündeme getirildiği gün ifadeye çağrılmasını nasıl
değerlendirdiğini" sorması üzerine ise "Hikmet diyelim.
Biliyorsunuz bazı tırlar tekrar bombalandı Rus uçakları tarafından.
Devlet birşey yapıyorsa milletin bunu bilmeye hakkı var. Çünkü bu devlet
bizim devletimiz. Ve biz de gazeteci olarak milet adına kamuyu
denetlemekle görevliyiz. Bu kez karşılarında hemen sinmeye hazır
gazeteciler yok. Bu kez kararlılıkla bu işi takip edecek, dik duracak,
sonuna kadar arkasında duracak gazeteciler var" diye konuştu.
"HALK TEHLİKE ALTINDAYSA GAZETECİ BUNU YAZMAKLA GÖREVLİDİR"
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül de, "Gazeteci
aynı zamanda, eğer ülke tehdit ve tehlike altındaysa bu tehlikeyi halka
bildirmek zorundadır. Geriye doğru dönersek, Suruç katliamı ve Ankara
katliamı var. Bu haberler biraz da bununla ilgili haberler. Dolaysıyla
halk tehlike altındaysa gazeteci bunu yazmakla görevlidir" diye konuştu.
Açıklamanın
ardından Can Dündar ve Erdem Gül, ifadelerini vermek üzere adliyeye
girdiler. Dündar ve Gül, saat 11.20 sıralarında İstanbul Cumhuriyet
Başsavcıvekili İrfan Fidan'ın odasına alındılar. Bu arada savcının
odasının bulunduğu 5. kattaki koridor gazetecilere kapatıldı.
Adliyede demokrasi nöbeti
4 AYRI SUÇLAMA
MİT TIR’ları haberi, Cumhuriyet Gazetesi’nde “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle 29 Mayıs tarihinde yayımlanmıştı.
Cumhuriyet
Başsavcısı Hadi Salihoğlu, bu haber hakkında “Devletin güvenliğine
ilişkin bilgileri temin etme”, “Siyasi ve askeri casusluk”, “Gizli
kalması gereken bilgileri açıklama”, “Terör örgütünün propagandasını
yapma” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldığını bir basın açıklamasıyla
duyurmuştu.
ŞİKÂYETÇİ: ERDOĞAN
Hemen
ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet ve Dündar'dan kişisel
olarak da şikayetçi olmuştu. Cumhurbaşkanı dilekçesinde, “Devletin
menfaatlerini gerçeğe aykırı görüntü ve bilgileri yayınlamak suretiyle
hedef alan şüphelinin bu eylemi kesinlikle gazetecilik olarak
değerlendirilemez” denilmiş ve Dündar’ın bir kez ağırlaştırılmış
müebbet, bir müebbet ve 42 yıl hapsi cezası ile cezalandırılması
istenmişti.
KİRLİ OPERASYON
Bu
haberden 2 hafta sonra da Erdem Gül’ün “Kirli Operasyon” başlıklı
haberi yayınlanmış, orada da IŞİD bayrağının dalgalandığı Atme kampına
nasıl cihatçı taşındığı, görüntülerle belgelenmişti. Haberde cihatçıları
taşıyan otobüs şoförlerinin ifadelerine de yerverilmişti. Gül, 12
Haziran’daki haberinde de Erdoğan’ın yok dediği silahların, Jandarma
Genel Komutanlığı laboratuvarında yapılan inceleme raporunu
yayımlamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder