"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başkanlık için 'Öcalan'a özgürlüğü ve özerkliği' göze aldığını belirten Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan, 7 Haziran’da yalnızca Başkanlığa değil aynı zamanda başkanlığın babadan oğula devredilip edilmeyeceğine de karar verileceğini yazdı."
İşte, Ahmet Takan'ın Yeniçağ Gazetesindeki "Bilal Erdoğan’a tahsis edilen makam arabası!" başlıklı yazısı;
Yalnızca Recep Erdoğan’ın başkanlık kampanyasına “evet” ya da “hayır” demeyeceksiniz 7 Haziran’da. Aynı zamanda başkanlığın babadan oğula devir edilip edilmeyeceğine de karar vereceksiniz.
Nasıl yani mi?..
İzah edeyim;
Recep Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı seçim çalışmaları çerçevesinde en son Kahramanmaraş’ta gördünüz. Kaftan giydi yanında “hazır ol” da bekleyen “devlet”in Valisi Mustafa Hakan Güvençer ile birlikte. Uzun süredir malumunuz; Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV bahanesiyle “devletin” Valileri ile yaptığı toplantılar ve seçim ayarları. Anayasa, kanun, nizam hak getire olduğu için o yersiz (!) tartışmaların içine dalmayacağım. Başkanlık kamuflajlı saltanat çalışmaları çerçevesinde Recep Erdoğan, 27 Mayıs’ta Adnan Menderes istismarı yaparken Bilal Erdoğan’ın hangi paralel faaliyetlerde bulunduğuna ilişkin gizli kapaklı kalan bir örnek aktaracağım. Nereye doğru gidiyoruz, daha net görün diye!..
6/7 Ekim kalkışmasından bu yana yani 8 aydır terör bölgesinde fiili özerklik hâkim. PKK/KCK, bölgedeki il ve ilçelerde istediği gibi at koşturuyor. Örneğin Hakkâri, Şırnak, Yüksekova, Diyarbakır sokaklarında polis uygulama yapamıyor. Herhangi bir yerde kimlik sorabilen, arama yapabilen bir asayiş polisini görmek mümkün değil. Sokağa çıkan sadece trafik polisi. Onlar da bir yanlışlığa kurban gitmemek için gündüz bile ışıldaklarıyla çıkıyorlar ve sadece önemli kavşaklarda görev alıyorlar. Diğer polisler resmi işlerini resmi üniformalarıyla ve resmi araçlarıyla yapamıyor. Amaa!.. Söz konusu Bilal Erdoğan olunca gerisi teferruat oluveriyor. 27 Mayıs’ta Bilal Erdoğan, Şırnak’ta üst düzey protokol ve güvenlik önlemleriyle karşılanıyor. Zaten, bu normal bir uygulama haline geldi.
Bingöl’de yol emniyeti alınmadığı için şehit edilen Emniyet müdüründen, Yüksekova’da sokak ortasında çarşı iznine çıktıkları için şehit edilen uzman çavuşlardan, Diyarbakır’da hamile eşinin yanında vurularak yine sokak ortasında şehit edilen komutanımızdan daha değerli tabii Bilal Erdoğan’ın canı!..
27 Mayıs’ta, Şırnak’ta Bilal Erdoğan için devletin tüm imkânlarının nasıl seferber edildiğine bir bakalım isterseniz. Hem de olup bitenlere şahitlik eden bir bürokratın anlatımından;
“Bilal Erdoğan, TÜRGEV’in Şırnak temsilciliğinin açılışını yapmak üzere Şırnak’a geldi. Şırnak Valisi Ali İhsan Su tarafından üst düzey protokol ile karşılanan Bilal Erdoğan, temsilciliğin açılışını yaptıktan sonra Şehr-i Nuh oteline geçerek TÜRGEV yöneticileri ile bir toplantı yaptı. Yine Vali talimatıyla söz konusu ziyaret nedeniyle tüm Emniyet birimleri teyakkuz haline getirilerek Bilal Erdoğan’ı korumak üzere görevlendirildi. Geceyi aynı otelde geçiren Bilal Erdoğan için Emniyet personeli sabaha kadar otel önünde nöbet tuttu. Programı gereği ertesi gün sabah saat sekizde şehirden ayrılmayı planlayan Erdoğan’ı yolcu etmek için Vali Su, sabah saat 7’den itibaren ceketinin düğmeleri kapalı şekilde bekledi. Yine ziyaret boyunca da bir kere olsun Bilal Erdoğan’ın karşısında ceketinin düğmelerini açmadı. Bununla da kalınmayıp Batman’a gidecek Bilal Erdoğan için İl Emniyet Müdürü Celal SEL’in makam aracı tahsis edilerek tüm yetkililer önleri ilikli, ve tek sıra halinde Cumhurbaşkanının oğlunu yolcu ettiler. Sıralarını Batman bürokrasisine devretmiş olmanın rahatlığı içinde personelin normale dönmesi emrini verdiler. Sırf Cumhurbaşkanının oğlu olması nedeniyle görevleri olmamasına rağmen devletin tüm imkânları seferber edilerek, bir sivil toplum kuruluşunun hizmetine harcanması ne kadar doğrudur?”
Devletin imkânlarının nerelere harcandığı gün gibi ortada!..
Erdoğan ve avanesi, “HDP barajı geçmesin” diye olanca gücüyle yükleniyor. Yani asıl mesele olan PKK ile değil onun sahnedeki figüranı HDP ile savaşıyor. Tüm hesaplar Erdoğan saltanatı için yapılıyor. Seçim meydanlarında bir çok kavganın danışıklı dövüş olduğunu da geç olmadan 8 Haziran sabahı göreceksiniz.
Peki, İmralı ve Kandil ile yapılan onca gizli anlaşma ne olacak?..
Eğer Erdoğan verdiği sözleri tutmazsa siz o zaman görün. Erdoğan, devletin hafızasını yok etmiş olabilir, ama PKK’nın hafızası bu konuda zehir gibi... Oslo, İmralı, Dolmabahçe, Erbil ve Bursa’da verilen sözler bir bir kaydedilmiş durumda. Verilen sözler paçalarından sarkıyor. Tüm bunlara karşın, bu şekilde onun siyasi kolunu da tıpkı silahlı kolunu büyüttüğü ve semirttiği gibi büyüttükçe büyütüyor. Neden; çünkü MHP ve CHP’nin alacağı oylarla sıkıntıya girecek olan Erdoğan ve AKP’si eksik parçayı PKK uzantısı HDP ile tamamlayacak. Recep Erdoğan’ın devamlı bahsettiği “A” ve “B” planları PKK ile savaş değil, anlaşma planları.
Ver başkanlığı al Öcalan’a özgürlüğü, resmi özerkliği...
Sonra bir daha bakın acı fotoğrafa...
Başkanlık babadan oğula devredilir mi?
Ne dersiniz?..
Yalnızca Recep Erdoğan’ın başkanlık kampanyasına “evet” ya da “hayır” demeyeceksiniz 7 Haziran’da. Aynı zamanda başkanlığın babadan oğula devir edilip edilmeyeceğine de karar vereceksiniz.
Nasıl yani mi?..
İzah edeyim;
Recep Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı seçim çalışmaları çerçevesinde en son Kahramanmaraş’ta gördünüz. Kaftan giydi yanında “hazır ol” da bekleyen “devlet”in Valisi Mustafa Hakan Güvençer ile birlikte. Uzun süredir malumunuz; Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV bahanesiyle “devletin” Valileri ile yaptığı toplantılar ve seçim ayarları. Anayasa, kanun, nizam hak getire olduğu için o yersiz (!) tartışmaların içine dalmayacağım. Başkanlık kamuflajlı saltanat çalışmaları çerçevesinde Recep Erdoğan, 27 Mayıs’ta Adnan Menderes istismarı yaparken Bilal Erdoğan’ın hangi paralel faaliyetlerde bulunduğuna ilişkin gizli kapaklı kalan bir örnek aktaracağım. Nereye doğru gidiyoruz, daha net görün diye!..
6/7 Ekim kalkışmasından bu yana yani 8 aydır terör bölgesinde fiili özerklik hâkim. PKK/KCK, bölgedeki il ve ilçelerde istediği gibi at koşturuyor. Örneğin Hakkâri, Şırnak, Yüksekova, Diyarbakır sokaklarında polis uygulama yapamıyor. Herhangi bir yerde kimlik sorabilen, arama yapabilen bir asayiş polisini görmek mümkün değil. Sokağa çıkan sadece trafik polisi. Onlar da bir yanlışlığa kurban gitmemek için gündüz bile ışıldaklarıyla çıkıyorlar ve sadece önemli kavşaklarda görev alıyorlar. Diğer polisler resmi işlerini resmi üniformalarıyla ve resmi araçlarıyla yapamıyor. Amaa!.. Söz konusu Bilal Erdoğan olunca gerisi teferruat oluveriyor. 27 Mayıs’ta Bilal Erdoğan, Şırnak’ta üst düzey protokol ve güvenlik önlemleriyle karşılanıyor. Zaten, bu normal bir uygulama haline geldi.
Bingöl’de yol emniyeti alınmadığı için şehit edilen Emniyet müdüründen, Yüksekova’da sokak ortasında çarşı iznine çıktıkları için şehit edilen uzman çavuşlardan, Diyarbakır’da hamile eşinin yanında vurularak yine sokak ortasında şehit edilen komutanımızdan daha değerli tabii Bilal Erdoğan’ın canı!..
27 Mayıs’ta, Şırnak’ta Bilal Erdoğan için devletin tüm imkânlarının nasıl seferber edildiğine bir bakalım isterseniz. Hem de olup bitenlere şahitlik eden bir bürokratın anlatımından;
“Bilal Erdoğan, TÜRGEV’in Şırnak temsilciliğinin açılışını yapmak üzere Şırnak’a geldi. Şırnak Valisi Ali İhsan Su tarafından üst düzey protokol ile karşılanan Bilal Erdoğan, temsilciliğin açılışını yaptıktan sonra Şehr-i Nuh oteline geçerek TÜRGEV yöneticileri ile bir toplantı yaptı. Yine Vali talimatıyla söz konusu ziyaret nedeniyle tüm Emniyet birimleri teyakkuz haline getirilerek Bilal Erdoğan’ı korumak üzere görevlendirildi. Geceyi aynı otelde geçiren Bilal Erdoğan için Emniyet personeli sabaha kadar otel önünde nöbet tuttu. Programı gereği ertesi gün sabah saat sekizde şehirden ayrılmayı planlayan Erdoğan’ı yolcu etmek için Vali Su, sabah saat 7’den itibaren ceketinin düğmeleri kapalı şekilde bekledi. Yine ziyaret boyunca da bir kere olsun Bilal Erdoğan’ın karşısında ceketinin düğmelerini açmadı. Bununla da kalınmayıp Batman’a gidecek Bilal Erdoğan için İl Emniyet Müdürü Celal SEL’in makam aracı tahsis edilerek tüm yetkililer önleri ilikli, ve tek sıra halinde Cumhurbaşkanının oğlunu yolcu ettiler. Sıralarını Batman bürokrasisine devretmiş olmanın rahatlığı içinde personelin normale dönmesi emrini verdiler. Sırf Cumhurbaşkanının oğlu olması nedeniyle görevleri olmamasına rağmen devletin tüm imkânları seferber edilerek, bir sivil toplum kuruluşunun hizmetine harcanması ne kadar doğrudur?”
Devletin imkânlarının nerelere harcandığı gün gibi ortada!..
Erdoğan ve avanesi, “HDP barajı geçmesin” diye olanca gücüyle yükleniyor. Yani asıl mesele olan PKK ile değil onun sahnedeki figüranı HDP ile savaşıyor. Tüm hesaplar Erdoğan saltanatı için yapılıyor. Seçim meydanlarında bir çok kavganın danışıklı dövüş olduğunu da geç olmadan 8 Haziran sabahı göreceksiniz.
Peki, İmralı ve Kandil ile yapılan onca gizli anlaşma ne olacak?..
Eğer Erdoğan verdiği sözleri tutmazsa siz o zaman görün. Erdoğan, devletin hafızasını yok etmiş olabilir, ama PKK’nın hafızası bu konuda zehir gibi... Oslo, İmralı, Dolmabahçe, Erbil ve Bursa’da verilen sözler bir bir kaydedilmiş durumda. Verilen sözler paçalarından sarkıyor. Tüm bunlara karşın, bu şekilde onun siyasi kolunu da tıpkı silahlı kolunu büyüttüğü ve semirttiği gibi büyüttükçe büyütüyor. Neden; çünkü MHP ve CHP’nin alacağı oylarla sıkıntıya girecek olan Erdoğan ve AKP’si eksik parçayı PKK uzantısı HDP ile tamamlayacak. Recep Erdoğan’ın devamlı bahsettiği “A” ve “B” planları PKK ile savaş değil, anlaşma planları.
Ver başkanlığı al Öcalan’a özgürlüğü, resmi özerkliği...
Sonra bir daha bakın acı fotoğrafa...
Başkanlık babadan oğula devredilir mi?
Ne dersiniz?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder