24 Haziran 2015 Çarşamba

Saygı Öztürk: Numan Kurtulmuş'un o sözlerine Reza Zarrab tarafı ne diyor?

""Numan Kurtulmuş, hem ödülü veriyor, hem de şimdi vicdanının rahat olmadığını söylüyor. Bakanın bu tutumuna, Zarrab tarafı ne diyor?" "

Numan Kurtulmuş, HAS Parti Genel Başkanlığı döneminde AKP’yi en çok eleştiren isimdi. Sonra AKP’ye geçti, bunun karşılığı olarak da Başbakan Yardımcısı oldu. Reza Zarrab’ın adını da tabii ki biliyordur.
 
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) adına Reza Zarrab’a gönderilen davetiyede ödülünü almaya “şahsen” davet ediliyor. Numan Kurtulmuş, hem ödülü veriyor, hem de şimdi vicdanının rahat olmadığını söylüyor. Bakanın bu tutumuna, Zarrab tarafı ne diyor? Onu, Zarrab’ın bir yakınına sordum. Şunları söyledi:
 
“Kameralardan kaçan birisi olarak, saygısızlık olmasın diye şirketin tek yetkilisi olarak, davete uydu. Numan Kurtulmuş’un yüreği yetiyorsa ismi okunan, orada gördüğü Reza Zarrab’a o ödülü vermeseydi. Ödülü verdikten nice sonra açıklama yapması hiç doğru değil. Bu ödülü vermekle sanki bir lütuf mu yaptılar bize. Ödül almamızı Numan Kurtulmuş değil sistem belirledi. Yani hak ettiğimiz için o ödül verildi. Bu kişi hem ödülü veriyor, hem sonradan açıklama yapıyor. Bizleri son derece kırdı.”
 
Kurtulmuş, “vicdanının rahat olmadığını” söylemekle kurtulduğunu sanmasın. O sözleriyle Kurtulmuş TBMM’de aklanan 4 bakanın, haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen bakan çocuklarının, Reza Zarrab’ın gerçekten aklanmadığına inanıyor. O zaman bu ülkede adalet nerede?
 
Kurtulmuş’a sormak gerekir: Sorumlu makamda bulunan birisi olarak gereğini yapmak için niçin adım atmadınız? Ya da bu konuda en küçük bir çabanız, eleştiriniz olmadı. Ödülü verdikten sonra “pişmanım” demek, Numan Kurtulmuş’u kurtarmaz…
 
Milletvekillerinden isteğimiz şu:
 
Milletvekilleri, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini korumaya, hukukun üstünlüğüne, laik cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacaklarına, Anayasa’ya sadakattan ayrılmayacaklarına namus ve şerefleri üzerine yemin etti.Yemine sadık kalanlar çoğunlukta olsa bunca adaletsizlik yaşanmaz, Atatürk ilke ve inkılapları, laik Cumhuriyet bu kadar tartışma konusu da olmaz. Hukukun üstünlüğüne inanılmış olsa, hukuk bu kadar ayaklar altına da alınmaz. Bu ülkede bakanlık koltuğuna getirilenler yolsuzluklara bulaşmazdı.
 
ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜ TEHLİKEDE
 
Bakanlar, bakan çocukları yolsuzlukla suçlanıyor. Bakanlar TBMM’de AKP’lilerin oylarıyla Yüce Divan’a gönderilmiyor. Bakan çocuklarının isimlerinin karıştığı rüşvet, yolsuzluk, kara para soruşturmalarını yürüten Cumhuriyet Savcıları Celal Kara ve Muammer Akkaş meslekten çıkarılıyor, yargılanmalarına izin veriliyor. Soruşturmada görev yapan polis müdürleri cezaevine konuluyor, bir kısmı meslekten çıkarılıyor. Bu haksızlıkların yaşandığı ülkede, siyasetçilerin, yakınlarının karıştığı yolsuzlukların, rüşvetin üzerine nasıl gidilecek?
Yalnız bakanlar değil, milletvekillerinin isimlerinin karıştığı ihaleye fesat karıştırmalar, yolsuzluklar, adam kayırmalar, yakınlarının memuriyete sınavsız girmeleri de milletvekillerine özgü bir durum. Bunlarla ilgili fezlekeler TBMM’de… Eğer yeminlerine sadakatle bağlı kalmış olsalar bu tür ilişkiler içinde olabilirler mi?
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder