""Numan Kurtulmuş, hem ödülü veriyor, hem de şimdi vicdanının rahat olmadığını söylüyor. Bakanın bu tutumuna, Zarrab tarafı ne diyor?" "
Numan
Kurtulmuş, HAS Parti Genel Başkanlığı döneminde AKP’yi en çok eleştiren
isimdi. Sonra AKP’ye geçti, bunun karşılığı olarak da Başbakan
Yardımcısı oldu. Reza Zarrab’ın adını da tabii ki biliyordur.
Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİM) adına Reza Zarrab’a gönderilen davetiyede
ödülünü almaya “şahsen” davet ediliyor. Numan Kurtulmuş, hem ödülü
veriyor, hem de şimdi vicdanının rahat olmadığını söylüyor. Bakanın bu
tutumuna, Zarrab tarafı ne diyor? Onu, Zarrab’ın bir yakınına sordum.
Şunları söyledi:
“Kameralardan
kaçan birisi olarak, saygısızlık olmasın diye şirketin tek yetkilisi
olarak, davete uydu. Numan Kurtulmuş’un yüreği yetiyorsa ismi okunan,
orada gördüğü Reza Zarrab’a o ödülü vermeseydi. Ödülü verdikten nice
sonra açıklama yapması hiç doğru değil. Bu ödülü vermekle sanki bir
lütuf mu yaptılar bize. Ödül almamızı Numan Kurtulmuş değil sistem
belirledi. Yani hak ettiğimiz için o ödül verildi. Bu kişi hem ödülü
veriyor, hem sonradan açıklama yapıyor. Bizleri son derece kırdı.”
Kurtulmuş, “vicdanının rahat olmadığını”
söylemekle kurtulduğunu sanmasın. O sözleriyle Kurtulmuş TBMM’de
aklanan 4 bakanın, haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen
bakan çocuklarının, Reza Zarrab’ın gerçekten aklanmadığına inanıyor. O
zaman bu ülkede adalet nerede?
Kurtulmuş’a
sormak gerekir: Sorumlu makamda bulunan birisi olarak gereğini yapmak
için niçin adım atmadınız? Ya da bu konuda en küçük bir çabanız,
eleştiriniz olmadı. Ödülü verdikten sonra “pişmanım” demek, Numan
Kurtulmuş’u kurtarmaz…
Milletvekillerinden isteğimiz şu:
Milletvekilleri,
vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız
egemenliğini korumaya, hukukun üstünlüğüne, laik cumhuriyete, Atatürk
ilke ve inkılaplarına bağlı kalacaklarına, Anayasa’ya sadakattan
ayrılmayacaklarına namus ve şerefleri üzerine yemin etti.Yemine sadık
kalanlar çoğunlukta olsa bunca adaletsizlik yaşanmaz, Atatürk ilke ve
inkılapları, laik Cumhuriyet bu kadar tartışma konusu da olmaz. Hukukun
üstünlüğüne inanılmış olsa, hukuk bu kadar ayaklar altına da alınmaz. Bu
ülkede bakanlık koltuğuna getirilenler yolsuzluklara bulaşmazdı.
ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜ TEHLİKEDE
Bakanlar,
bakan çocukları yolsuzlukla suçlanıyor. Bakanlar TBMM’de AKP’lilerin
oylarıyla Yüce Divan’a gönderilmiyor. Bakan çocuklarının isimlerinin
karıştığı rüşvet, yolsuzluk, kara para soruşturmalarını yürüten
Cumhuriyet Savcıları Celal Kara ve Muammer Akkaş meslekten çıkarılıyor,
yargılanmalarına izin veriliyor. Soruşturmada görev yapan polis
müdürleri cezaevine konuluyor, bir kısmı meslekten çıkarılıyor. Bu
haksızlıkların yaşandığı ülkede, siyasetçilerin, yakınlarının karıştığı
yolsuzlukların, rüşvetin üzerine nasıl gidilecek?
Yalnız
bakanlar değil, milletvekillerinin isimlerinin karıştığı ihaleye fesat
karıştırmalar, yolsuzluklar, adam kayırmalar, yakınlarının memuriyete
sınavsız girmeleri de milletvekillerine özgü bir durum. Bunlarla ilgili
fezlekeler TBMM’de… Eğer yeminlerine sadakatle bağlı kalmış olsalar bu
tür ilişkiler içinde olabilirler mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder