25 Haziran 2015 Perşembe

Akit Yazarı'dan Fehmi Koru'ya Hakaret: Gemiyi Terk Eden Sıçanlar


"Yeni Akit tarafından Mason ilan edilen Fehmi Koru'ya şimdi de bir başka Akit Yazarı hakaret etti: Gemiyi terk eden sıçanlar. Gerçi Akit'in bu yazarı çerçeveyi geniş tutmuş, Erdoğan ve Davutoğlu'nu eleştiren tüm yandaşlara saydımrış."

7 Haziran seçimlerinden sonra Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan'ın "Yürek mi yedin Fehmi Abi" dediği Fehmi Koru, AKP ve Erdoğan'ı açıktan eleştirmeye başlamış, hatta Cumhuriyet Gazetesi'ne verdiği röportajda "Erdoğan Saray'ı kendisi terketmeli" bile demişti.
Fehmi Koru bu sözleri nedeniyle Akit Yazarı Ali Karahasanoğlu tarafından "Mason" ilan edilmişti.
Bugün bir başka Akit Yazarı Mehtap Yılmaz Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu'nu eleştiren yandaşlara çok ağır hakaretler etti.
Hakaretlerden, mason olduğunu iddia ettiği Fehmi Koru da nasibini aldı.
"GEMİYİ TERK EDEN SIÇANLAR..."
Yılmaz'ın "Fırtınada gemiyi ilkin sıçanlar terk eder ya... Aynen öyle... Fırtına çıkar çıkmaz, sıçanlar bir bir meydana çıktı. İrili ufaklı... Her biri kendini nimetten saydı. Her biri aslan kesildi. Erdoğan’a, Davutoğlu’na kükredi, cıyakladı" ifadeleri de dikkat çekti.
Erdoğan ve Davutoğlu'nu eleştirenler için, "Gemiyi terkeden sıçanlar" dışında, "Boynu tasmalılar" , "Havlayan havlayana" , "Barkodlu beslemeler" ve "Kahpeler" şeklindeki sözlerle de ağır hakaretler etti.
Yeni Akit yazarı Yılmaz, mason olduğunu iddia ettiği Fehmi Koru'ya da, "Ben mason değilim dersin olur biter. Bak ben diyorum: Elhamdülillah “Ben mason değilim” Dene... Eğer mason değilsen, söyleyebilirsin"  sözleriyle seslendi.
İşte Yılmaz'ın yazısındaki ilgili kısım:
Aydın Doğan’ın “sıra geceleri”nden devşirdikleri akılla, Erdoğan’a çemkiriyor, Davutoğlu’na yol veriyorlar...
Seçim sonuçlarının günahını, vebalini Davutoğlu’na yüklüyorlar.
Fırsat bu fırsat...
Davutoğlu’na tâ Dışişleri Bakanlığı’ndan kalma gıcıkları, kinleri var ya...
Böylece Davutoğlu’nun, İsrail’in ödünü kopartan siyasi dehasını hiç etmeye çalışıyorlar.
Yahu raf ömrünü tüketmiş “barkodlu” akıllarına yandığımın dangalakları!
İngiltere görünce kıblesini şaşıran pabucumun aydınları...
AK Parti’ye karşı tüm muhalefet partileri tek saf olup saldırmadınız mı?
Küresel güçleri, İstanbul sermayesini arkanıza alarak savaşmadınız mı?
AK Parti’yi biraz olsun aşağı çekmek için alayınız HDP için küreklere asılmadınız mı?
Peki, ne oldu?
Sonuç?
Zar zor “kıl kadar” bir puan kopardınız.
Dokuz puancık...
Pekiiii...
Ya Gezi İşgali’ndeki gibi, Kobani Eylemlerindeki gibi hesaplarınız boşa çıkarsa?
Ya Erdoğan bu satrançta sizi yine ters köşe yaparsa?
Ya koalisyon değil de yeniden seçim olursa?
Ya Davutoğlu’ndan alavere-dalavere kopardığınız o dokuz puancık yine AK Parti’ye akarsa?
Ya halkın gözü açılırsa ve Suriye Türkmenlerine zulmedenlerle yaptığınız pis ittifakınızın acısını çıkarmaya kalkarsa?
Ya millet sizi sandığa gömmeye kalkarsa?
Ya AK Parti bu fırtınadan da sağ salim çıkarsa?
Milletin vicdanından nereye kaçacaksınız?
İsrail’e mi?
Pensilvanya’ya mı?
Bu “sınanma” süreci de geçecek elbet!
Bu yüzden yol yakınken aklınızı başınıza alın!
Adam olun...
Boynunuzdaki “tasmaları” çıkartın!
Az kazanın, şerefinizle yiyin...
Üç-beş kuruşluk dünya menfaati için memleketin istikrarını bozmayın!
Vatanımızı ateşe atmayın!
Âhir ömrünüzde, onun bunun maşası olmayın!
Küresel ittifakın çılgın projesi...
Kim ne derse desin...
İyi ki fırtına çıktı!
Erdoğan, Davutoğlu ve etrafındaki üç-beş inanmış adam...
Dostu düşmanı suçüstü yakaladı!
Fırtınada gemiyi ilkin sıçanlar terk eder ya...
Aynen öyle...
Fırtına çıkar çıkmaz, sıçanlar bir bir meydana çıktı.
İrili ufaklı...
Her biri kendini nimetten saydı.
Her biri aslan kesildi.
Erdoğan’a, Davutoğlu’na kükredi, cıyakladı.
Her biri arkasına bakmadan gemiyi koyup kaçtı.
Şimdi hepi topu AK Parti sadece dokuz puan geriledi ya...
Gemi azıya alan alana...
Daha şimdiden...
Yani tüm muhalefet partilerinin oyunun toplamı, zar zor AK Parti’yi aşabiliyorken...
AK Parti hâlâ en çok oyu alan parti iken...
Davutoğlu yıkılmamışken, ayaktayken...
Artık ne AK Parti kaldı, ne köşk...
Ne Erdoğan kaldı, ne Davutoğlu...
Ne dost kaldı, ne vefa...
Bizim mahalleden küresel ittifakın kucağına atlayan atlayana...
Sahibinin sesiyle “eski dost”lara havlayan havlayana...
Erdoğan’a, Davutoğlu’na kılıç sallayan, sallayana...
Bu yüzden diyorum ki...
Seçim sonrası süreci iyi okumak lazım...
Barkodlu beslemelerin sezon trendlerini...
İçimizdeki Kabil’leri, gemileri yakan Brütüs’leri iyi görmek lazım.
Görüp de içerideki “kahpe”leri bir bir ayıklamak lazım!
Dede Korkut’un ifadesiyle;
“Kahpe içerde olunca, kapı kilit tutmaz oğul”
Hakikaten ibretlik bir manzara...
Tabii anlayana...
Bu yüzden kim ne derse desin...
Bu döneklerin deşifre olması açısından bakınca...
Ben bu fırtınayı sevdim!
Küresel ittifakın “çılgın projesi”ne bakıyorum da...
Bu insanlara bel bağladıklarına...
Ahmaklıklarına yanıyorum...
Zira bu “döneklerden” ne köy olur ne kasaba!
Hiç kasma Fehmi Koru...
Hiç kasma...
Paniğe kapılma...
Ben mason değilim dersin olur biter.
Bak ben diyorum:
Elhamdülillah “Ben mason değilim”
Dene...
Eğer mason değilsen, söyleyebilirsin.
Ali İhsan Karahasanoğlu’nu dinle...
Hasan Karakaya Abi’nin yazdıklarını oku...
Oku ve ağla Fehmi Koru, oku ve ağla...
“Gerçek dostlar yıldızlar gibidir, karanlık çökünce ortaya çıkarlar.”
Bir bu söze bak, bir de kendine...
Bak ve ağla...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder