"32 kişinin hayatını kaybettiği Suruç katliamının ardından CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan'a eleştiriler yönelten ve attığı tweet nedeniyle Milliyet gazetesinden gönderilen Kadri Gürsel, gazetede yayımlanmayan son yazısını kişisel bloğunda yayımladı."
Gürsel, "Kullanışlı bir katliam" başlığıyla kaleme aldığı yazısında, "Şimdi
Saray’ın istediği, CHP ile koalisyon seçeneğinin de tez vakitte
savuşturulmasıdır. Suruç katliamı tam da bu konjonktürde düzenlendi"
ifadesini kullandı. Dün Ceylanpınar'da iki polisin şehit edildiği
saldırıyı PKK'nın üstlenmesine dikkat çeken Gürsel, şunları söyledi:
"Suruç katliamına misilleme amaçlı saldırı ve cinayetler yeni bir şiddet dalgasını tetiklerse bundan en çok, ilk erken seçimde HDP’yi baraj altına indirme ve MHP’ye giden oyları da geri alarak yeniden tek başına iktidar olma hayalini kuranların faydalanacağı açıktır. Suruç katliamını kullanışlı yapan da budur."
Kadri Gürsel'in kişisel blog sayfası kadrigursel.com'da yayımladığı yazısı şöyle:
20 Temmuz’da çoğu genç 31 solcu aktivistin ölümüyle sonuçlanan Suruç’taki katliamın bir benzeri 5 Haziran’da, seçimden sadece iki gün önce Diyarbakır’daki HDP mitinginde düzenlenmek istenmişti.
Diyarbakır’daki miting alanında patlayan iki bomba dört kişinin ölümüne 50 civarında kişinin de yaralanmasına yol açtı.
O gün o bombalar Suruç’taki gibi çok daha kanlı bir tablonun doğmasına neden olsaydı, kitlelerin öfkesi seçim öncesinde kontrolden çıkabilir miydi?
Bir öfke patlamasının sonuçları sandığa nasıl yansırdı?
İşte şimdi bu toplumsal öfkenin kontrolü konusunda kafa yorulması gereken bir kavşak noktasındayız.
7 Haziran öncesinde HDP’nin seçim büroları kurşunlandı, kundaklandı; Adana ve Mersin’de bombalı saldırıya uğradı. Şans eseri ölen olmadı.
Ağrı Diyadin’deki ağaç dikme şenliğine düzenlenen tuhaf operasyonu da hatırlatalım...
Provokasyonları düzenleyenler 7 Haziran öncesinde amaçlarına ulaşamadılar. HDP’nin tabanı sokağa dökülmedi; PKK savaş başlatmadı. Ve nihayetinde seçim barajını rahatlıkla geçerek parlamentoya 80 milletvekili sokan HDP, AKP’nin tek parti iktidarını yitirmesinde büyük rol oynadı.
Burada bir parantez açıp Erdoğan’ın MHP’ye, “İmralı süreci”ne tepkinin neticesinde gittiğini varsaydığı AKP oylarını geri almak için yakın tarihin en milliyetçi seçim kampanyasını yürüttüğünü, diyalog masasını devirdiğini ve hatta “Kürt sorunu yoktur” dediğini de eklemek gerek.
Meydanlara inen Erdoğan belki oyların bir kısmını partisine geri kazandırmıştır ama gördük işte, yetmedi.
AKP ilk kez sandıkta yenildi. Saray’ın bünyesi ise ne yenilgiyi kabul etti ne de yenilginin icabı olan koalisyon fikrini...
Saray’da her türlü koalisyon ihtimalini geçersiz kılıp sonbaharda erken seçime gitmek için seçimi izleyen ilk günlerde pozisyonlar alındı.
Şimdi Saray’ın istediği, CHP ile koalisyon seçeneğinin de tez vakitte savuşturulmasıdır.
Suruç katliamı tam da bu konjonktürde düzenlendi.
Öldürülenler, kimisi henüz 20 yaşında bile olmayan öğrenciler, genç insanlar... Ruhunda vicdanın kırıntısı kalmış insanları bile isyan ettirecek kadar yürek paralayıcı bir tablo var karşımızda.
Ya ölenlerle benzer duygu ve düşünce dünyasını paylaşan yüzbinlerce, milyonlarca insan?
Çok zor, çok...
7 Haziran’a kadar tezgahlanan provokasyonlar karşısında yumruklarını sıkarak sandığa gitmiş büyük bir kitle söz konusu...
Şimdi ne olacak?
Şiddeti geçerli görenlerin istediği mi olacak?
İlk işaretler iç açıcı değil.
Dün iki polis memurunun Ceylanpınar’da öldürülmesini PKK’nın militan gençlik grubu HPG üstlendi.
Bunun muhtemel bir erken seçim öncesinde bölgenin içine sürükleneceği yeni bir terör sarmalının habercisi olmamasını umalım...
Suruç katliamına misilleme amaçlı saldırı ve cinayetler yeni bir şiddet dalgasını tetiklerse bundan en çok, ilk erken seçimde HDP’yi baraj altına indirme ve MHP’ye giden oyları da geri alarak yeniden tek başına iktidar olma hayalini kuranların faydalanacağı açıktır.
Suruç katliamını kullanışlı yapan da budur.
"Suruç katliamına misilleme amaçlı saldırı ve cinayetler yeni bir şiddet dalgasını tetiklerse bundan en çok, ilk erken seçimde HDP’yi baraj altına indirme ve MHP’ye giden oyları da geri alarak yeniden tek başına iktidar olma hayalini kuranların faydalanacağı açıktır. Suruç katliamını kullanışlı yapan da budur."
Kadri Gürsel'in kişisel blog sayfası kadrigursel.com'da yayımladığı yazısı şöyle:
20 Temmuz’da çoğu genç 31 solcu aktivistin ölümüyle sonuçlanan Suruç’taki katliamın bir benzeri 5 Haziran’da, seçimden sadece iki gün önce Diyarbakır’daki HDP mitinginde düzenlenmek istenmişti.
Diyarbakır’daki miting alanında patlayan iki bomba dört kişinin ölümüne 50 civarında kişinin de yaralanmasına yol açtı.
O gün o bombalar Suruç’taki gibi çok daha kanlı bir tablonun doğmasına neden olsaydı, kitlelerin öfkesi seçim öncesinde kontrolden çıkabilir miydi?
Bir öfke patlamasının sonuçları sandığa nasıl yansırdı?
İşte şimdi bu toplumsal öfkenin kontrolü konusunda kafa yorulması gereken bir kavşak noktasındayız.
7 Haziran öncesinde HDP’nin seçim büroları kurşunlandı, kundaklandı; Adana ve Mersin’de bombalı saldırıya uğradı. Şans eseri ölen olmadı.
Ağrı Diyadin’deki ağaç dikme şenliğine düzenlenen tuhaf operasyonu da hatırlatalım...
Provokasyonları düzenleyenler 7 Haziran öncesinde amaçlarına ulaşamadılar. HDP’nin tabanı sokağa dökülmedi; PKK savaş başlatmadı. Ve nihayetinde seçim barajını rahatlıkla geçerek parlamentoya 80 milletvekili sokan HDP, AKP’nin tek parti iktidarını yitirmesinde büyük rol oynadı.
Burada bir parantez açıp Erdoğan’ın MHP’ye, “İmralı süreci”ne tepkinin neticesinde gittiğini varsaydığı AKP oylarını geri almak için yakın tarihin en milliyetçi seçim kampanyasını yürüttüğünü, diyalog masasını devirdiğini ve hatta “Kürt sorunu yoktur” dediğini de eklemek gerek.
Meydanlara inen Erdoğan belki oyların bir kısmını partisine geri kazandırmıştır ama gördük işte, yetmedi.
AKP ilk kez sandıkta yenildi. Saray’ın bünyesi ise ne yenilgiyi kabul etti ne de yenilginin icabı olan koalisyon fikrini...
Saray’da her türlü koalisyon ihtimalini geçersiz kılıp sonbaharda erken seçime gitmek için seçimi izleyen ilk günlerde pozisyonlar alındı.
Şimdi Saray’ın istediği, CHP ile koalisyon seçeneğinin de tez vakitte savuşturulmasıdır.
Suruç katliamı tam da bu konjonktürde düzenlendi.
Öldürülenler, kimisi henüz 20 yaşında bile olmayan öğrenciler, genç insanlar... Ruhunda vicdanın kırıntısı kalmış insanları bile isyan ettirecek kadar yürek paralayıcı bir tablo var karşımızda.
Ya ölenlerle benzer duygu ve düşünce dünyasını paylaşan yüzbinlerce, milyonlarca insan?
Çok zor, çok...
7 Haziran’a kadar tezgahlanan provokasyonlar karşısında yumruklarını sıkarak sandığa gitmiş büyük bir kitle söz konusu...
Şimdi ne olacak?
Şiddeti geçerli görenlerin istediği mi olacak?
İlk işaretler iç açıcı değil.
Dün iki polis memurunun Ceylanpınar’da öldürülmesini PKK’nın militan gençlik grubu HPG üstlendi.
Bunun muhtemel bir erken seçim öncesinde bölgenin içine sürükleneceği yeni bir terör sarmalının habercisi olmamasını umalım...
Suruç katliamına misilleme amaçlı saldırı ve cinayetler yeni bir şiddet dalgasını tetiklerse bundan en çok, ilk erken seçimde HDP’yi baraj altına indirme ve MHP’ye giden oyları da geri alarak yeniden tek başına iktidar olma hayalini kuranların faydalanacağı açıktır.
Suruç katliamını kullanışlı yapan da budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder